21 Nisan 2015 Salı

KGBT 5.Tur || Hiç Hesapta Yoktun Sen - Nazmiye Sümer || Röportaj




1. Öncelikle merhaba Nazmiye Hanım. İlk olarak sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Nazmiye Sümer kimdir, günlük hayatında neler yapar?



-Sizlere de merhaba…
Anne-babamın ilk evladıyım. Biz dört kardeşiz ve kalabalık bir ailede büyüdüm. Sanırım bu hikâyelerime de yansıyor.
İki oğlum ve eşimle İzmir de yaşıyoruz.
Eşimle, uzun süren bir uzaktan bakışma sürecinden çok sonra 1996 da evlendik. İki evladımız oldu.  On yaşımda İzmir’le tanıştım ve İzmir’i çok seviyorum. Yemek yapmak, sevdiklerime değişik tatlar tattırmayı seviyorum.  Hatta bunun için bir iki defa bu konuda küçük de olsa bir mekân açmaya teşebbüs ettim. Ama çocuklarım küçük oldukları, ev içinde olduğundan fazla sorumluluğum olduğu için bunu hep erteledim. Ama erteleyemediğim tek şey yazı yazmaktı. Bunun için çok defterler harcadım. Ne zaman ki klavyeyle tanıştım bundan sonra yazmak daha kolay gelmeye başladı. Kendimi geliştirmemde çok büyük etken oldu.

 
2. Yazmak sizin için ne ifade ediyor, ne zaman yazmaya başladınız?

- Yazmak benim için sorunlarımdan kaçış gibi geliyordu. Ki halen daha aynı duyguyla yazıyorum. Benim için terapi oluyor. Günlük sorunlarımın tedavisi hayal kurmak ve bu hayali satırlara sıralamak bana müthiş zevk veriyordu.
İlk yazmaya Türkçe öğretmenimin bir ödeviyle başladı. Bizden yaz tatilimizi anlatan, en az beş sayfadan oluşan mini bir hikâye hazırlamamızı istemişti. Beş sayfadan fazla yazan da bendim.  Öğretmenim çok beğenmişti. Başka konular verip yeni hikâyeler yazmamı istiyordu. Ben de sıkılmadan yazıyor, ona veriyordum. Beni yüreklendiren Ayşe öğretmene bugün her an dua ederim.

3. Okurluktan yazarlığa geçişiniz nasıl oldu?


- Çocukken çok fazla hayal kurardım. Hatta bunları sesli halde bir piyes sergilercesine kendi kendime anlatırdım.  Okumayı öğrenip kitaplarla tanıştıktan sonra hayallerim de kademe atlamıştı. Artık hayallerimi kâğıda dökebildiğim için mutluydum.



4. Sizi kitap yazmaya iten şey ya da şeyler neler oldu?
- Öncelikle tabii ki hayallerimi yazmaktı. Ben Karadenizliyim. Kendi kültürümü anlatan çok az kitap veya görselle karşılaştım. Ve pek çoğu değil, tümü Karadeniz’i fıkralarıyla anlattı. Karadeniz bu değildi. Karadeniz fıkralardan ibaret değildi. Acı çeken, seven, nefret eden, düşmanı olan, düşman olan insanların toprağıydı. Dışarıdan herkes Karadeniz’i her anlarıyla eğlenceye düşkünlüğüyle tanıdı. Ben bunu yıkmak için özellikle Karadeniz’den başladım.



5. Yazdıklarınızı önceden planlar mısınız?



- Tabii ki kurgularım. Karakterlere şekil veririm. Ama sıra olayların anlatımına geldiğinde akışına bırakırım. Nasıl gitmek istiyorsa o şekilde yol veririm. Bir çerçeve içerisinde yazmayı tercih etmiyorum. Basmakalıp gibi hissettiriyor. Sanırım zorlamayı sevmiyorum.



6. Kitabınızı yazmaya başlamadan önce bir toplumsal mesaj düşüncesi ile mi başlarsınız yoksa bu yazarken şekillenebilecek bir durum mudur?

- Mutlaka kendi kendine şekillenir. Mesajı olmayan bir hayatın ne gibi bir çekiciliği olur ki!




7. Karakterlerinizi yazarken – seçerken- dikkat ettiğiniz şeyler var mı?
- Ana karakterlerin okuyucuya ters gelmemesi en önceliğim elbette. Örnek teşkil eden, okuyucuyu etkileyen karakter olmasına özen gösteririm. Yan karakterleri ise çevremde karakteri bana çekici geleni tasvir etmeyi seviyorum. Onlar hikâyemde ölümsüzleşiyorlar. Mesela Hiç Hesapta Yoktun SEN’deki Pembe hala… O karakter gerçekte var ve halen daha varlığını sürdürüyor.



8- Kitabınızı bitirdiğinizde neler hissettiniz?

- Mutlu oldum tabii ki. Nadir Ve Şahsenem de iki oğlum gibi benim çocuklarım oldular. İnsan evlatlarından kopabilir mi?




9. Sizce yazmak yetenek işi midir, yoksa öğrenilebilir mi?



- Kendini geliştirdikten sonra yazarsın. Ama herkes yazamaz. Kimi insanın anlatımı dilindedir, kiminin ise kaleminde. Ben kendimi ifade etmekte her daim zorlanırım. Ama sıra yazıya dökmek olunca akıp gidiyor. 




10. Yazarken tıkandığınız oluyor mu? Olduğunda neler yapıyorsunuz?

- Oluyor! Perilerim kaçıyor, keçilerim geliyor. Zorlamanın âlemi yok, diyorum ve olduğu yerde bırakıyorum. Mutfağa kaçıp değişik lezzetlere yöneliyorum. İlham perilerim saklandıkları inlerinden geri geliyorlar. 



11. Okumayanlar için HİÇ HESAPTA YOKTUN SEN  kitabınızı nasıl anlatırsınız?


- Karadeniz’in insanının sıcaklığını, samimiyetini, yaşadıkları zorlukları anlatırken çizgi dışına çıkmadan iki insan arasındaki aşkı anlatmaya çalıştım. Kardeşler arasındaki bağı, büyüklere duyulan saygıyı, aileler arasındaki kırgınlıkları anlatmaya çalıştım.
  



12. Kitap seçerken siz nelere dikkat ediyorsunuz? Kütüphanenizin olmazsa olmaz kitabı hangisi veya hangileri?


- Arka kapağındaki konuya bakarım. Tarihi hikâyeleri severim. Kitaplığımda olmazsa olmaz diyebileceğim Türk klasikleridir. Ama her tür kitabı tereddütsüz okurum. Her kitap yeni bir yaşamdır.


13. Peki, yeni kitabınızı ne zaman okuyacağız?


- Kısmet diyebilirim. Ama kimler olacağını söyleyebilirim sanırım.
  Hiç Hesapta Yoktun SEN’i okuyanlar çok iyi bilir ki Güneş ve Yiğit çiftimiz var. Yeni çiftimiz bunlar. Ve iki kitap olarak planlıyorum.



14.  Yazmaya yeni başlayanlar için neler önerirsiniz?


- Çok okumalarını ve çevrelerini iyi gözlemlemelerini tavsiye edebilirim. Çevremizde o kadar ilginç karakterler, hikâyeler var ki!



15. Sorularımızı cevapladığınız için teşekkür ederiz. Son olarak okuyucularınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?


- Bana zaman ayırdığınız için ben de teşekkür ederim. Son olarak şunu söyleyebilirim; Hemen pes etmeyin. Hayallerinizin peşinden gitmekten asla vazgeçmeyin.




0 yorum:

Yorum Gönder